NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ حَرْبٍ
وَحَفْصُ
بْنُ عُمَرَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
شُعْبَةُ
وَهَذَا
لَفْظُهُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ مُرَّةَ
عَنْ أَبِي
الْبَخْتَرِيِّ
قَالَ أَخْبَرَنِي
مَنْ سَمِعَ
النَّبِيَّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَقُولُ و قَالَ
سُلَيْمَانُ
حَدَّثَنِي
رَجُلٌ مِنْ
أَصْحَابِ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَنْ
يَهْلَكَ
النَّاسُ
حَتَّى
يَعْذِرُوا
أَوْ
يُعْذِرُوا
مِنْ
أَنْفُسِهِمْ
Ebu'l Bahteri demiştir
ki; Rasûlullah (s.a.v.)'den işiten birisi, -Süleyman Rasulullah'ın ashabından
bir adam dedi- bana, Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu haber verdi:
"İnsanlar,
günahları ve ayıpları çoğalıncaya kadar helak olmayacaklardır."
İzah:
Tahric: Ahmed, b
Hanbel IV, 260; V, 293.
Sened: Hadisi Ebu
Davud'a Süleyman b. Harb ve Hafs b. Ömer rivayet etmişlerdir. Birinci rivayet
Hafs'a, ikincisi de Süleyman'a aittir.
Açıklama:
"Günahları ve ayıpları çoğalıncaya kadar", diye terceme ettiğimiz
ya'zirü" kelimesi if'al babından yu'ziru" şeklinde de rivayet
edilmiştir.
Bu fark, bir ravi
şüphesi olarak metinde mevcuttur. Bu fiilin hem sülasi-den hem if'âl babından
aynı manaya geldiğini söyleyenlere uyarak biz farklı rivayetlere tercemede
işaret edemedik. Azınlıkta kalan bir grup âlime göre ise kelimenin if al
babından manası, "Özrü izale etmek" demektir . o zaman bu cümlenin
manası: "Onlar için bir özür kalmaymcaya kadar...." olur.
Hadisin buradaki
rivayetinde sahabi ravi anılmamıştır. Taberi ise bu hadisi tefsirinde
Abdülmelik b. Meysere, ez-Zarid kanalıyla, Abdullah b. Mes'ûd'dan rivayet
etmiştir. Abdullah b. Mes'ud hadisi rivayet edince kendisine, "Bu nasıl
olur?" denilince; baskınımıza uğradıklarında sözleri; gerçekten biz
haksızdık demekten ibaret kalmıştır." [A'râf 5] ayetini okumuşlardır. İbn
Mes'ud'un bu âyeti okuması sanki ikinci izahı desteklemektedir.